KAYNAK: Greenpeace
Haber – 27 Temmuz, 2009
Geç de Olmasın Güç de
Toprak Sergen Yeşil Görünüm’de
Adım Toprak. Belki de bu yüzden doğayı seviyorum. 4 elementten biri olmamsa cabası. ☺ Belki de bu yüzden suyu da bir o kadar seviyorum. Havayı ve Ateşi de tabii..Okul kültür filan derken ateşi kontrol etmeyi öğrendim mesela. Çevremize saygılı olmayı, yerlere çöp atmamayı, ne bilim karıncayı bile ezmemeyi şunu bunu…
Ama artık bunların doğru ama yetersiz iyiniyetler olduğunu da biliyorum açıkçası.
Çünkü o zamanlar mesela; bütün büyüklerimizin bahçeyle, ağaç türleriyle anıları varken bizim bırak elmaya dalmayı etrafta şööle bi dolaşabileceğimiz yerler son gazla beton binalara dönüşüyodu.
Çünkü o zamanlar mesela; Mordoğan-Karaburun-Foça bölgesinde fokların yanı sıra deniz kaplumbağaları ve yunuslar sürüyle dolaşırken şimdi müren görmek bile ‘bişey görebildim bari’ duygusunu körüklüyo.
Çünkü o zamanlar mesela; Rize-Fırtına vadisinden Antalya-Saklıkent’e kadar bütün yaylalarda kratere irtifa dalışı bile yapılmışken şimdi üç beş hayvan görmek, üçbeş bitkiyi tanıyabilmek bile şans nerdeyse. Yoklar ya da iyice azaldılar ya da daraldılar.
Çünkü o zamanlar bırak Türkiye’yi dünyanın en önemli dalış noktalarından Kaş’ta 300 m2’de 12-13 orfoz görmek normal, aynı dalışta hem orfoz hem akya sürüsü hem de mesela dülger balığı görmek acaipken şimdi çeşitli batıklara dalınılıyo sıklıkla.
Çünkü o zamanlar İstanbul denizlerinde dünyanın en müthiş lezzetlerinde istavrit ve çinekop sülalesine nerdeyse her gün rastlanırken şimdi kıyılarda avlanan 20-25 kraçayla ‘balık tuttum işte’ duygusu onarılıyo.
Çünkü o zamanlar Alemdağ-Çekmeköy-Pendik ötesi sadece ormanlık alanlarken şimdi 3. Köprü için Arnavutköy’de (bilmiyo olabilirsiniz Boğaz’daki bizim Arnavutköy diil Anadolu kıtasında İstanbul’la komşu bi zavallı toprak☺…) yüzlerce ağaç kesildi bile.
Çünkü o zamanlar Gökova körfezinin pek çok noktasında mesela Güccükgünlük’te yalıçapkınları uçuşurken, İngilizler dünyanın en iyi kuş gözlem noktalarından biri olan bu yeri bulunca akın akın turist gelmeye başlamışken, adı artık Bördübet – yani Birdybed’in bizim halk tarafından söylenişi – ama ne yazık ki artık bırak yalıçapkınlarını zaman zaman atmaca filan görünce ortalıkta mutlu olunuyo…
O zamanlar Mavi Yolculuk adı altında insancıklar 6 kişilik tekneye 12 mantığıyla istiap haddi aşana kadar ya da hıncahınç diyelim hadi – daha edebi olsun ☺ – doluşturulurken ve Mavi Yolculuk rotalarının medar-ı iftiharı el değmemiş bakir kocaman bi bölge olmasıyken şimdi zaten pek gelen de yok, bi de gelip – sölemeye terbiyemin elvermediği ☺ – jet-ski denilen aletle bütün deniz canlılarının eminim panik atak yaşamaları sağlanıyo.
Öyle olunca da
gelen gidiyo,
gören kaçıyo,
kimse balık-kuş türlerini tanımıyo;çünkü görmemiş ki…
kimse gerçek ormanlar ve ağaçlar ve habitatını bilmiyo;çünkü pek kalmadı ki…
Mesela dünyanın her yerinde bize ‘göl’ün sudan oluşan bi kavram olduğunu öğrettiler.
Mesela belki de o yüzden ordaki çölü bize yutturmaları mümkün diil..
Tuz Gölü özellikle tuza ve kuraklığa dayanıklı türlerin bir gen bankası niteliğindeyken kapan kapıyo…
Ve son olarak…
Bu yazıda ‘o zamanlar’ süreci
SADECE 10 İLE 20 YIL ÖNCESİNİ KAPSIYO.
Greenpeace’e sevgiyle…
Geç olsun ama güç olmasın ☺….
Türk Atasözü
Toprak Sergen
Oyuncu
Seslendirme Sanatçısı
BÜTÜNÜ SAHİBİNE AİTTİR..İSTEDİĞİ ZAMAN GERİ ÇEKEBİLİR VEYA KALDIRABİLİR