18032 Görüntüleme

KAYNAK: Eski Hayatlar

Toprak Sergen Hakkında Her Şey

Toprak Sergen şu anda ATV ekranlarında yayınlanan “Kurşun Asker” isimli dizide oynuyor. Alem FM’de cuma günleri 16:00-18:00 arası “free style” bir radyo programı yapıyor. Akşam gazetesinin hafta sonu ekinde müzikle ilgili yazı yazıyor ve bir de albümü var. Onunla bütün bunları konuştuk.

Toprak Sergen’i senelerdir tanırım ve her karşılaşmamızda sıcak ve demogojik sohbete koyulduğum insanlardandır. Bu sohbetlerde ya sanat ya millet ya da hayatın kendisi kurtarılacakmış gibi çözümler aranır ama sanırım daha bir yere varamadık! O gün de Cosmo röportajı için Darüşşafaka Tesisleri’ndeki Polo Bar’da Toprak’la buluştuk ve bu sefer sizler için sohbete koyulduk. Kendisini zaten yıllardır TV dizi ve programlarından tanıyorsunuz, hatta sesi de adeta bir marka.

— Dizideki rolün nasıl?
Kötülüklerle savaşan bir takımın üyesiyim. İlker İnanoğlu, Şahnaz Çakıralp, Mine Çayıroğlu, Harun Kolçak ve bir sürü değerli isim var. Aksiyon tarzı bir dizi.

— Senin bir de albümün var.
O etnik-elektronik bir proje. Birçok insan tarafından şiir kaseti diye algılandı ama bu tamamen yanlış. Ben bu albümde çok farklı bir şey yapmaya çalıştım. İçinde şiir falan yok. Hip hop, rap tarzı bir şey. Bir de bizim ülkemizde olan bir şey: İnsanlar seni hep nasıl tanıdılarsa öyle görmek istiyorlar. Mesela o oyuncu, sadece oyunculuğunu yapsın gibi… Bunları aşmak lazım!

— Sinema filmi çekiyordunuz.
Evet, “İçerdeki” isminde bir film. Onda da bir ilk deneniyor, korku tarzında bir yapım. Kadroda Pelin Batu ve Tan Sağtürk de var. Ben kurban rolündeyim. Gerisini de izleyenlere saklayalım.

— Hiç sitcom oynamamış olman bana çok ilginç geliyor. Sonuçta oyunculuğunun dışında sesinle de marka olmuş bir sanatçısın.
Valla hakikaten tuhaf bir durum. Daha yerli sitcom’lar piyasaya çıkmadan, iki tane en çok izlenen yabancı sitcom’da başrol karakterlerini ben seslendiriyordum. Ama denk gelmedi herhalde! Bir de o dönem ben albüm üzerine çalışıyordum ve iki tane yabancı ortaklı sinema filmi projem vardı. Dizi film yapmayı düşünmüyordum.

— Özel hayata gelsek… Sevgilin var mı?
Evet, var. Saçları şu anda üç numara olan güzel bir sevgilim var; Dilek Serbest. Neşe Erberk Ajans’ta çalışıyor. Aynı evde yaşıyorduk. Fakat bu durum bir süre sonra heyecanı öldürüyor diye şimdi evlerimizi ayırdık, ilişkimiz devam ediyor.

— Peki karşı cinste aradığın özellikler neler?
İlk önce güzellik, aksini söyleyen erkek atıyordur zaten. Bir de iyi kalpli olması benim için önemlidir ki Dilek’te var bu özellik. Cool olması da gerekli, panik olup ortalığı iyice karıştıran kadınlardan hoşlanmıyorum.

— Çapkın bir erkek misin?
Evet, çapkınım. Güzel olan her şeye bakarım ve ilgilenirim.

— Aldatır mısın?
Aldatırım ama bunu sevgilim de yapabilir!

— İnanmıyorum! Sevgilin seni aldatsa; hiçbir şey olmamış gibi davranıp ilişkini sürdürür müsün?
Bir kere ben üçüncü şahsa hiçbir şey söylemem. Çünkü o kişiyle sevgilim arasında olan şey onları ilgilendirir. Ben konuyu sadece sevgilimle konuşurum ve duruma göre davranırım. Aldatıldıktan sonra ilişkime devam ettiğim oldu. Her şey insanlık hali. Candan Erçetin’in bir şarkısı var ya: Dünyada ölümden başkası yalan diye, işte ben buna inanıyorum.

— Aşk mı, sevgi mi?
Kesinlikle aşk! Aşk insanı formda tutuyor, devamlı zinde oluyorsun, kafanı meşgul ediyor ‘Şimdi nerede, ne yapıyor?’ diye. Çok yükseğe de çıkabiliyorsun, hatta oradan düşünce ağzın burnun bile kırılabilir ama olsun. Benim çok sefer ağzım burnum kırıldı! Problem yok, bir daha kırılsın!

— Peki gerçek anlamda, hiçbir kızdan dayak yedin mi?
Aaaa bir tanesi bir portakal çaktı suratıma sorma! Bir şey üzerine tartışıyorduk, ‘Bak kızdırma atarım bunu kafana’ dedi. Ben tabii atacağına hiç ihtimal vermiyordum. Derken portakalı suratıma bir çaktı, portakal yüzümde patladı!

— Sen ne yaptın?
Engelledim onu tabii ama önce çok şaşırdım ve gülmeye başladım. Bir de havlayan köpek ısırmaz derler. Bu hem havladı hem ısırdı!

— Hayatta en zevk aldığın şey nedir?
Değişim. Eğer olduğumuz yerde sayıyorsak, dünyayı hep aynı standartlarla algılıyorsak, gittiğimiz yerler, beğendiğimiz insanlar, ilişkilerimiz hep aynı ise bitmişiz demektir.

Toprak Sergen bir yılbaşı gecesi Ankara’da dünyaya gelmiş. Babası tiyatro sanatçısı Semih Sergen. Üç yıl önce kaybettiği annesi ise ev hanımı. Ama Toprak annesi için ev hanımı denilmesi yerine “çok komik bir kadındı” demeyi daha uygun buluyor. Toprak’ın sanat hayatı ise aslında ilkokul beşinci sınıftayken Radyo Çocuk Kulübü sınavına girmesiyle başlıyor. Daha sonra da başarılı bir öğrenci olarak eğitim hayatı devam ediyor. Annesinden ona kalan en önemli nasihat ise: her zaman verdiği söze sadık bir insan olarak yaşaması.

Toprak’ın annesi ve babası, o daha altı yaşındayken ayrılmışlar. Toprak annesiyle yaşamayı tercih etmiş ve uzunca bir süre de babasını reddetmiş. Aslında tek çocuk olmasına rağmen, çok eşli diye adlandırdığı babası ve annesinin diğer evliliğinden olan kız kardeşiyle beş kardeş olmuşlar. Toprak onbir yaşına geldiğinde, yatılı okumak üzere Kayseri’ye gitmiş. Üç yıl boyunca ailesinden uzakta tek başına yaşamak onun hayatında çok büyük önem taşıyor, hatta her insanın mutlaka tek başına yaşamayı deneyimlemesi gerektiğini düşünüyor.

— Peki yatılı okulda yalnız yaşamak sende bir sevgi eksikliği yarattı mı?
Bende yaratmadı. Hatta ileride ben de çocuğumu yatılı okula gönderirim. İnsanın tek başına hayatı algılayıp, insanlarla birebir iletişim kurmayı öğrenmesi ve yaşayabilmesi çok önemli. Zaten bunu yapabilirsen hayatta da ayakta kalırsın. Çünkü yaşam acımasız. Güçlü olmayı öğrenmek zorundasın.

Toprak 13 yaşına geldiğinde seslendirme yaparak para kazanmaya başlamış. Çok zor bir hayat mücadelesine girmiş olmasına rağmen bunlardan bahsetmeyi hiç sevmeyen sanatçı şöyle diyor: “İnsanlar çıkıp ‘Ben var ya, çok acıklı bir çocukluk geçirdim. İnşaatlarda çalıştım. Annem babam şunu yaptı, şöyle oldu’ diye köyden kente başarı hikayeleri anlatıyorlar, edebiyat yapıyorlar. Ben kent soyluyum ve aynı yaşam mücadelesini verdim. Şehirli öyküler de iyidir. Bıraksınlar bu edebiyatı!”

Doğum yeri/tarihi: Ankara 01 Ocak 1968 Burcu: Oğlak
Eğitimi: Ankara TED Koleji, Ankara Üniversitesi T.D.C.F. Oyunculuk Lisansı, Yönetmenlik Yüksek Lisansı, Uluslararası İlişkiler (3 Yıl)
Sevdiği renk: Mavi Giyim tarzı: Modern (Tween)
Sevdiği mekanlar: Doğayla iç içe olan ve ilginç özellikli her yer
Hobileri: Yüzme, su altı sporları, kayak, elektronik ağırlıklı müzik

BÜTÜNÜ SAHİBİNE AİTTİR..İSTEDİĞİ ZAMAN GERİ ÇEKEBİLİR VEYA KALDIRABİLİR

Önceki Sayfa
Sonraki Sayfa
Comments

Comments are closed.