19654 Görüntüleme
KAYNAK: Viyamedya.com

Söyleşi: Murat Erdoğan

‘‘Siyahın Tersi BeyazDeğildir’’

‘‘Oyunculuğu bırakmıyorum, sadece doğru zamanda doğru enerjiyle doğru şey oluşursa neden olmasın.Benim bir ayağım Londra’da. Orada oynayabilmek için yabancı dilin iyi olması, dans edebilme, yakın dövüş sporlarından en azından birini bilme,şarkı söyleyebilme ve daha pek çok şey gerekiyor.’’

Oynadığı televizyon dizilerinde başarılı bir grafik çizen ve Türkiye’nin en çok izlenen üçüncü filminde rol alan oyuncu ve sinemacı Toprak Sergen’i, dizi furyasının olduğu son yıllarda farklı rollerde görmeyi bekliyorsanız, yanılıyorsunuz diyebiliriz. Çünkü Toprak Sergen,bugünkü ‘televizyonculuk’ anlayışına oldukça karşı. Bu nedenle kendine yeni bir yol haritası çizerek yedi yıldır organik tarımla uğraşıyor.“Kendini geliştirebilmek için aynı anda farklı şeyler yapabilmeli insan” diyor Sergen, bir yandan organik tarımla uğraşırken diğer yandan kurduğu www.topraksegen.tv web sayfasıyla hayranları ve 1.5 milyona yakın takipçisiyle iletişimini sürdürüyor. topraksergen.tv ciddi bir ekip tarafından yönetiliyor. 20 saat civarında yayın yapıyoruz. Sosyal medya kanallarıyla beraber 1.5 milyon takipçimiz var. Televizyonda gereksiz görülen her şeye burada ulaşabilme imkanı veriyoruz insanlara.

Televizyonu neden bıraktınız sorusuyla başlıyoruz söyleşimize.
“Bırakmadım, televizyon programlarında yer almıyorum,almayacağım da” diyor ve eleştirisini
şöyle ifade ediyor: “Yedi yıldır yapmıyorum, zaten televizyon bu yayınlardan ibaretse ben yer alamam. Televizyonu yıkmak için çaba sarf ediyorum. Televizyonun bu şekilde olmaması gerektiğine inanıyorum çünkü. Televizyon,insanları uyutmak üzerine kurulu bir şeye dönüştü. İnsanların artık bilim,kültür ve sanatın olduğu şeyleri görmesi gerekiyor. Uygar ülkelerde böyle uygulanıyor.Umarım bir gün bizde de böyle uygulanır.”Televizyonlardan uzaklaşmasının bir diğer nedeni olarak da eğitimsiz herkesin televizyon ve sinema sektöründe oyunculuk yapması uzatabildiğiniz kadar uzatabilirsiniz.Bu sistemde bir tür pulsar olmak gerekiyor. Çok sık fakat kısa ve dozunda yayın yapmak gerekiyor.Televizyon bu yüzden olmuyor.Kameraya gerek bile yok, drone’lar çıktı. 200 dolara kadar düştü fiyatları. Çok üzücü ama bu kameralar artık çöp. Çok daha uygun fiyatlara yapılabilir bu işler.

Her hafta ciddi sponsorlarla ekrana gelen diziler, televizyona olan ilgiyi göstermiyor mu?
Bence öyle olduğu algısı yaratılıyor.Yeni bir dizi büyük reklamlarla geliyor. Her yerde reklamları dönüyor fakat dizi iki üç hafta sonra yapımcısının haberi olmadan dahi yayından kaldırılıyor. 10 bin civarında reyting cihazının olduğu evlerdeki izlenim oranları baz alınıyor. Milyonlarca üyesi olan Kablolu TV’ler de baz alınarak bu reytingler hesaplansın öyle olmadığı ortaya çıkacaktır. Eğer Türkiye bu seviyedeyse çok üzülürüm.Reytingler ölçülüyor sürekli ama 20 milyon kişi ölçüme dâhil edilmiyor ki. Sadece diziler değil, birkaç adamın bir araya gelip oturup saatlerce spor yorumu yaptıkları programlar var. Bunları dinlemek zorunda değiliz. Özgür irademiz var, ne istiyorsak açıp reklamsız internetten izleyebiliriz. İnsanlar dünya üzerindeki istedikleri her bilgiye anında ulaşabiliyorlar. Kendi konumunu internet dalgasının üzerine çıkaramayanlar oldukları yerde kalırlar. Bu dalgaya karşı çıkmak çok saçma, sürüklenirsiniz.

Oyunculuğu tamamen bıraktınız mı? Sizi cezbedecek projeler gelmiyor mu?
Hayır, siyahın tersi beyaz değildir.Oyunculuğu bırakmıyorum, sadece doğru zamanda doğru enerjiyle doğru şey oluşursa neden olmasın.Benim bir ayağım Londra’da.Orada oynayabilmek için yabancı dilin iyi olması, dans edebilme, yakın dövüş sporlarından en azından birini bilme, şarkı söyleyebilme ve daha pek çok şey gerekiyor.Eğer yeterliysem neden orada oynamayayım? “Filinta” dâhil çok teklif geldi, oynamıyorum. Çok özel bir şey olursa neden olmasın ama sette repliğini 30 kere tekrar ediyorsa birileri, o sette problem vardır. Televizyon ayrıca çok eski bir anlatım dili. Nasıl ki eskiden radyo dinleniyordu mutfaklarda. Şimdi de salonlarımızda bütün gün televizyon açık. Bu, geri kalmayı engellemiyor.

Organik tarım yaptığınızı öğrendik. Teknolojiyi yakından takip ederken gelenekten de kopmuyorsunuz.
Enerjimi pek çok alanda kullanıyorum. Tek bir yere takılıp kalmanın anlamı yok ki Uluslararası Organik sertifikalı bir tesisimiz var, bu tesisimizde insanlar hem konaklayabiliyorlar hem de ürünlerimizi (nar suyu, limon suyu ve bal) alabiliyorlar. Üçüncü yılımız tamamlanıyor, ne noktaya varırız bilmiyorum. Ben zaten şehrin içerisinde olmayı çok sevmiyorum.Dolayısıyla sürekli doğanın içerisinde olan yerleri seçiyorum.Hayat siyah ve beyazdan ibaret değil, ara tonlar da var. Organik çiftliğimin olması şehir hayatını tamamen bıraktığım anlamına gelmez. Bu sebeple dünyayı geziyorum bol miktarda.

Sadece Dalyan’da mı tesisiniz var?
Evet. Dalyan Deltası, UNESCO tarafından 2013 Dünya Kültür ve Koruma Mirası altında. Türkiye’de sadece üç bölge giriyor bu korumaya. Diğerleri de, Akyaka bölgesi ve Tuz Gölü. Tuz Gölü zaten çöl oldu, bir şekilde kurtarılabilir mi diye düşünülüyor. Dalyan Deltası’nın
ekosisteminde ise ne istersek var; şelale, dağ, tepe, göl, çöl… fakat kendi bindiğimiz dalı kesmeye devam ediyoruz.

Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
Ben her an ve her şekilde çalışabilecek durumdayım. Ne zaman, nerede olabileceğimi bilmiyorum ki. Havayla aynı seviyede. Ayağımın altında bir bağ yok. Geçen gün bir arkadaşım aradı, toplantı için, Dalyan’daydım.Toplantı için gelmen lazım, dedi.Bugünkü teknolojik imkanlarla gelmeme ne gerek var dedim.Zorlamasına rağmen tele konferansta 15 dakika konuştuk ve işi hallettik. Böyle kısa bir toplantı için uçak kullanıyoruz, ayak izi,emisyon salıyoruz. Bir de gereksiz yere kendimizi götürüyoruz oradan oraya. Telekonferansla birbirimizin derdini anladık sonuçta.

Son olarak takipçilerinize söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Bizi izleyen herkese de binlerce kez teşekkür ediyorum. 1,5 milyon kişiyiz, bu bakış açısına sahip olan herkese teşekkür ediyorum. Bizim modern dünyada daha pozitif, daha bilimsel bakış açısıyla hareket eden çok fazla kişi olduğumuzun kanıtıdır bu. Bunun ilerlemesi için çok
çalışmak gerekiyor. Ayrıca Dalyan’a mutlaka gelin. Çiftlikte şamanlar,dansçılar, uluslararası performanslar var. Bizde ateş hep yanar. Yeni Adet Çiftliği’nin internet sitesinin
(www.yeniadet.com) ürün sayfası da açılacak çok yakında.

Çiftlikte konaklama nerede oluyor?
Aynı yerde. Bungalov da var, süit tipi ve stüdyo tipi yerler de var.Toplam dokuz konaklama alanı var.25 kişiden fazlası giremiyor içeri. Biz de istemiyoruz zaten. 21 Temmuz’a kadar Türk ziyaretçilerimiz oldu sonra yurt dışına açıldık, 30’dan fazla ülkeden ziyaretçiler geldi.Demek ki doğru şeyler yapıyoruz.

BÜTÜNÜ SAHİBİNE AİTTİR..İSTEDİĞİ ZAMAN GERİ ÇEKEBİLİR VEYA KALDIRABİLİR

Önceki Sayfa
Sonraki Sayfa
Comments

Comments are closed.