18541 Görüntüleme
KAYNAK: PATİKA
Hazırlayan: Tuğçe Kaya

TOPRAK SERGEN’LE DOĞA ÜZERİNE KONUŞTUK

Amacımız doğayı tanımak, doğadan öğrenmek ve doğanın enerjisiyle buluşmak üzerine olduğundan, doğanın dostları olarak, doğa için güzel adımlar atan kişilere de dokunmak istedik. Bu fikir yüreğimize ve aklımıza değdi, yaşam alanı buldu.Dokunmak ve kendisinden öğrenmek istediğimiz kişilerden biri de Toprak Sergen oldu. Aslında Toprak Sergen bir oyuncu ve seslendirme sanatçısı… Son zamanlarda, topraksergen.tv adıyla internet üzerinde yeni bir oluşum gerçekleştiriyor, doğa faaliyetleri ve doğayı korumaya yönelik paylaşımlarda bulunuyor ve bu konuda güzel bir örnek teşkil ediyor. Onun bu enerjisini bizler de paylaşmak istedik. Kendisine çok teşekkür etmeli. Çünkü bizi kırmadan, tüm samimiyeti ve ilgisiyle sorularımızı yanıtladı.İletişimimize Gea’nın oluşumundan ve faaliyetlerimizden bahsederek başladık, kendisi de bize bilgiler için çok teşekkür ettiğini söyledi. Umarım hep beraber en güzellerini gerçekleştiririz diyerek çok pozitif bir girişle cevaplamaya başladı sorularımızı. Biz çok heycanlandık, siz okuyucuların da bizim kadar keyif alması dileğiyle…

Ekoloji ve doğaya dair yapıcı projelerde bulunuyor, farkındalık yaratmaya çalışıyorsunuz. Kendinize bir nevi amaç olarak edindiğiniz bu uyanışa nasıl ulaştığınızı düşünüyorsunuz?

Benim dedem 1972 Tübitak ödülü sahibi, aynı zamanda eski Ziraat Fakültesi dekanı. Zaten adım da o yüzden Toprak. Baba tarafı, Aşık Veysel ve bütün halk ozanlarını, bütün doğa insanlarını seven, onların şiirlerini, onların kitaplarını okuyarak ve bana dinlettirerek beni büyütmüş insanlardı. Herhalde bununla da ilgili olsa gerek. Daha 2 yaşındayken, Kuşadası’nda, lacivert sularda, açık denizde
yüzmeyi öğrenmiştim. Dolayısıyla doğanın içinde olmak küçüklüğümden beri benim için büyük bir zevk.

Bu aynı zamanda bir oyuncu olduğunuz için de sorulmalı belki de. Son yıllarda film sektöründe doğa üzerinden distopik bilim kurgu filmlerinin türemesi ve distopik bir gelecek inşasının verilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Sinema üzerinden çok fazla bir şeye bakmıyorum. Çünkü gerçekler ortada, doğayı bozuyoruz. Nokta. Film biraz başka bir şey. Başka bir enerji.İnsanlar farklı enerjilerde olabiliyorlar. Doğayla hiç ilgili olmayıp, doğayla ilgili bir film çekiyor olabilirsin ve bu film bir anlam ifade ediyor olabilir. O işin sinemasal kısmı. Gerçek kısmı biliyoruz ki başka.

Doğa kontrol edilebilen bir şey mi ? Doğayı elimizde bulunan tüm teknolojik başarıyla birlikte kontrol ettiğimizi mi düşünüyorsunuz
yoksa sadece kendimizi kandırıyor, doğanın kendi içindeki planını hiç etkilemiyor muyuz? Sizce doğa kendisini böyle yok etmemize izin verir mi?

Ben de kontrol edilebilir bir şey olduğuna inanmıyorum. Kendi içerisinde bir dengesi olduğunu düşünüyorum ama özellikle geri kalmış toplumlarda hep bir makro kafası var. Hep büyük, daha büyük, büyük Türkiye, öyle büyük olacağız ki falan gibi… Büyük zorlamasının anlamlı olmadığını, hatta hiç anlamlı olmadığını düşünüyorum. Çünkü büyükle beraber küçük denilen kavram hiç bir şekilde algılanmıyor. Nano Teknoloji, Mikrokozmoz, Paralel evrenler, solucan delikleri ve devamındaki diğer küçük dünyalarla ilgili neredeyse hiçbir bilgi,
bizim topluma aktarılmıyor. Onun yerine büyük, daha büyük fikirler… “İnşaat yapalım, yollar yapalım, binalar yapalım…“ Ee öyle olunca, tabii işin diğer tarafında sessiz kalan ama kendi enerjisi ve gücünü gösteren doğa var. Doğa bence asla böyle bir yıkıma izin vermez, vermiyor da zaten. H.e.s yapıyorsun tutturamıyorsun, baraj yapmaya kalkıyorsun, yıkılıyor, Ayamama deresini yapıyorsun, derenin üstüne evleri yapıyorsun sonra da evler çöküyor.

Film endüstrisinin veya ünlü kişilerin farkındalık yaratma gibi bir amacı olması gerektiğini düşünüyor musunuz? Bu insanların dikkat çekme, mesaj verme gibi toplumsal rolleri olmalı mı? Yoksa bu onların işi değil demek mi lazım ?

Hiç bilemiyorum. Çünkü her koyun kendi bacağından asılır. İsteyen istediğini yapabilir, ben kendi adıma kendi yaptıklarımdan sorumluyum ama eğer tabi ki de farkındalık yaratacak şeyi, farkındalık yaratabilecek dozda biliyorsan neden bilgiyi iletmeyesin, neden bu konuyla ilgili destek oluyor olmayasın hatta neden onun için çaba sarfediyor olmayasın.

“Doğa seni çağırıyor” isimli bir internet televizyonu kurdunuz. Sonra bunu oldukça geliştirdiniz. Buna giden süreçten biraz bahseder misiniz? Sizi buna ne itti ? Çekimler sırasındaki en ilginç deneyiminiz neydi?

Küçük bir bilgi. İnternet televizyonu değil bizim yaptığımız iş. İnternet üzerinden yayın yapıyoruz. Biz televizyon kavramını yıkmaya çalışıyoruz. Televizyon kavramını internete taşımak istemiyoruz. Çünkü internet üzerindeki enerji,internet üzerindeki hız ve internet üzerinde yayınlanan şeylerin, televizyon denilen şeyle çok ciddi farkları olduğunu düşünüyorum. En ilginç deneyimimi anlatabilmem çok da mümkün değil. Sadece kendi adıma şu anda yayınlanmış 1200’ü aşkın bölümüm var. Bunların içinde tahmin edersin ki, bir dolu çok ilginç
şey var. Aslında şu daha doğru bence; bütünü zaten ilginç. Çünkü yaptığın şey özgür ve seni bir şey yapmak zorunda bırakan birşey değil. Doğa seni çağırıyor kendi içinde gelişti. Önce doğa seni çağırıyordu, daha dolaylı bir anlatımdı.İnsanların daha düz şeyleri anladığını anladık. O yüzden hersey.tv.tr’ye döndü. Yani televizyonda göremeyeceğin Türk kafası herşeye döndü. Arkasından da topraksergen.tv yine aynı platformun devamına dönüşmüş oldu. Televizyonda doğruları, yanlışları ya da ilginç olan şeyleri anlatamadığımızı, izin verilmediğini
ve ne yazık ki birbirine benzer aynı şeylerin olduğunu gördüğüm için zaten 7 yıl önce televizyon yapmayı bıraktım ama bu işi bıraktığım anlamına gelmiyor.Benim yaptığım başka bir anlatım dili. Bir başka mecra. Bu mecrada devam ediyorum. İnsanlar ısrarla neden televizyon yapmadığımı soruyorlar. Çünkü televizyon yapmak diye bir şey yok. Çünkü zaten televizyon anlamlı bir şey değil.Televizyon, kendi içinde yasakları olan, boşlukları olan, yancılığı bol miktarda olan, birbirine çok benzeyen ve çok uzun, sıkıcı şeylerden oluşan ve çok renksiz
hatta zaman zaman da zarar verici şeylerden oluşan bir şey. Biz o sistemin içinde bulunmak istemiyoruz. Ancak ve ancak çok büyük bir para alırsam falan yapıyor olurum. O da işin başka bir kısmı. Bakacağız.

Siz aynı zamanda dans eden, oyunculukla uğraşan, dalgıçlık ve seslendirme çalışmaları yapan çok yönlü birisiniz.Tüm bunlar kendi iç yolculuğumuzda daha iyi bir insan olmak için çok güzel seçimler. Bununla ilgili temel aldığınız bir felsefeniz var mı ?

Teşekkürler. Yok. Yani ben aynı anda 8-9 kitabı bir arada okuyorum. Tek bir şeye takılmak istemiyorum. Farklı bakış açıları var. Çok fazla anlatılan şeyler var dolayısıyla her birine süzülen balarısı gibi güzel bir bal oluşturabilirsem ne mutlu bana.

Doğayı korumak ve doğadan öğrenmek sizin de desteklediğiniz bir fikir. Sizce ileride ne gibi yaratıcı projeler bu fikri destekleyebilir?

Proje olmazsa asıl bu fikir desteklenebilir. Çünkü o kadar çok proje sözcüğü duyuyorum ki ortada, hakikaten proje dediğin zaman midem bulanıyor artık. Proje gelecek zamanı anlatan bir şey. Günümüzde yapılan bir şeyi hareket ettirmek daha doğru. Dolayısıyla ileride bir şeyler yapmaya gerek yok. Şu an zaten insanlar yapıyor bir çok şeyi. Onlara destek vermek ya da onlarla beraber hareket etmek
bence gelecek oluşturmaktan daha önemli.

Toprak Sergen’nin şimdiye kadar doğadan öğrendiği en büyük ve en etkili şey neydi?

Tek bir tane söylemek, bu durumlarda çok anlamlı olmuyor. Çünkü doğa bir bütün ve her şeyi anlatıyor dolayısıyla doğanın içinde olduğun zaman her şeyin doğrusunu, güzelini, etkilisini,enerjik olanını hatta kötüsünü hatta tehlikelisini görüyor olabiliyorsun.Doğa başlı başına bütün bunları barındırıyor çünkü.

Sizce günümüzde en çok farkındalığa muhtaç doğa parçası nedir?Ormanlar, su, buz parçaları vb.

Hepsi. Ormanlar… evet. Su…kesinlikle. Buz parçaları… öyle. Yani bütünsel olarak, insanlar doğayla birlikte yaşamaya başladıkları anda,doğayla birlikte oldukları anda anlıyorlar. Doğa anlatıyor zaten ne olduğunu.

Son olarak, idealinizdeki projeyi,’fırsat yaratabilirsem gerçekleştirmek isterim’ dediğiniz, ütopik de olsa hedeflediğiniz şeyi eğer varsa tabi, biraz betimler misiniz?

İdealim yok benim. Projeye de inanmıyorum. Hiçbir zaman böyle bir laf etmedim ben hayatımda. Hiçbir zaman fırsat yaratabilirsem gerçekleştirmek isterim cümlesini kurmuyorum. Onun yerine doğrudan doğruya yapmaya çalışıyorum.Çünkü hiç kimse hiç kimseye fırsat vermiyor. Gerçekleştirmeyi istemek de gerçekleştirmek demek değil. Gerçekleştirmenin en kolay yolu, onu gerçekleştirmek. Şu anda yaptığım şeyler umarım güzeldir. Umarım insanlar da bundan iyi etkileniyorlardır ve umarım her şey harikulade olur. Benim bir sloganım var; o bence her şeyi açıklıyor. “Herşey harikulade olsun“. Toprak Sergen ayrıca şöyle ekliyor. Bizi benim Facebook, Twitter, İnstagram ya da diğer bütün hesaplarımdan insanlar takip edebiliyorlar biliyorsun,topraksergen.tv; hem resmi, hem yayın yaptığım hem de benimle ilgili bilgilerin
bulunduğu site. Çünkü artık herşey internet üzerinde hareket ediyor. Sinema,televizyon ve müziğin o anlamda internet haricindeki diğer formlarda hikaye olduğunu düşünüyorum. Yayımlanmasının ve algılanmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Manipülasyon yapmıyorsan ya da yancı değilsen tabi.

Böylelikle sorularımızı yanıtlamış oluyor sevgili Toprak Sergen. Sevgiyle selamlarım, beni düşündüğünüz için diyor ve teşekkür ederim diyerek bitiriyor.Biz de kendisine ve Betül Özsaydam’a çok teşekkür ediyoruz. Bizimle iletişimde kalmayı seçtikleri için… Sevgiyle ve tebessümle selamlıyoruz.

BÜTÜNÜ SAHİBİNE AİTTİR..İSTEDİĞİ ZAMAN GERİ ÇEKEBİLİR VEYA KALDIRABİLİR

Önceki Sayfa
Sonraki Sayfa
Comments

Comments are closed.